İstanbullular Belgrad Ormanı’nı çok iyi bilir. Şehrin en güzel koşu parkurları oradadır. Sabahın erken saatlerinde iş dünyasının ünlü ve ünsüz simalarını ormanda görmek mümkündür. Belgrad Ormanı parkurlarının en ünlüsü ise 6 km’lik Neşet Suyu Parkuru. Parkur önce Vakko tarafından düzenlenmiş, koşuya uygun hale getirilmiş. Koşu sonrası kullanılacak aletlere varıncaya kadar modern bir hale getirilmiş ve uzun yıllar hizmet etmiş. Ancak ömrünü tamamlamıştı. İnişli çıkışlı parkurdaki zemin bozulup sakatlanma tehlikesi artınca 2011’de Fıratpen işe el attı. Zemin düzeltildi, özel bir toprak döküldü ve koşu için mükemmel hale getirildi. Spor aletleri de yenilendi.  

 

Neşet Suyu’nda Nevzat Demir farkı

Fıratpen’in patronu Nevzat Demir Neşet Suyu’na gelenler tarafından çok iyi tanınan biri. Sabah saatlerinde Neşet Suyu’na gelenler Nevzat Bey’i görür görmez tezahürat yapmaya başlıyor. O da koşucuların sevgisini, saygısını yanıtsız bırakmıyor. Neşet Suyu’nda sekiz yıldır düzenlenen Atatürk Koşusu’nun sponsorluğunu yapıyor. Bu yılki yarışa yaşları 10 ile 85 arasında değişen, kadın-erkek 700’ün üzerinde sporcu katıldı.

 

Hem bu yarışa katılan hem de katılmayan koşucuların büyük bölümü bu işi hobi olarak yapan insanlar. Hepsinin işi gücü var. Çoğu güneş doğmadan uyanıyor, antrenmanlarını yapıp işlerine gidiyor ya da iş çıkışı kendilerini en yakın antrenman alanına atıyorlar. Hayatlarını koşuya göre dizayn ediyorlar. Büyük bir disiplin içinde çalışıyorlar, hedefler koyuyorlar, çoğu küçük tasarruflarını şehir dışındaki yarışlara gitmek için harcıyor.

 

“Sınıfsız toplum” örneği

Küçük çaplı bir “sınıfsız toplum” örneği de aslında. Bu insanlar arasında patronlar da var işçiler de, memurlar da var öğrenciler de, ev kadınları da var emekliler de… Her gelir grubundan insan bir araya geliyor ve statüler sıfırlanıyor. Kimse birbirinin ne iş yaptığıyla ilgilenmiyor. Herkes bütçesine göre iyi kötü ayakkabı, şort, tayt alıyor ve sadece koşuyor.

 

Yarışı birinci bitirmek marifet belki ama sonuncu olmak utanılacak bir şey değil. Katılmak, birlikte olmak, güzel zaman geçirmek ve dayanışma önemli. Her yarış öncesinde hummalı bir telefon trafiği oluyor. Arabası olanlar olmayanları yoldan alıyor, yarış sonrası bagajlardaki sular, meyveler paylaşılıyor. Sponsor bulunamayan yarışlarda da sporcular imece usulü maliyeti ve organizasyon işlerini paylaşıyor. Facebook’ta koşucular kadar örgütlü başka gruplar var mıdır bilmiyorum. Online örgütlenme sayesinde son birkaç yıldır pek çok yarış katılım rekoru kırıyor. Kadın katılımcıların da sayısı artıyor.

 

Börekçilerin sırrı

Belgrad Ormanı’ndan girmiştik konuya… Ormanda saatlerce koştuktan sonra vücudunuzdan vitaminler, mineraller, yağlar yitip gidiyor. Bunları hemen yerine koymak gerekiyor. Ormana yakın Bahçeköy’de pek çok yeme içme alanı var. En popüler olanlarsa börekçiler. Koşucuların börek aşkından değil. Özellikle iki börekçi ile koşucular arasında “çok özel” ilişkiler var. Bu börekçilerin adı Bilici ve Sarıyer Börekçisi.

 

İkisi de sabahın erken saatlerinden itibaren koşucuların hücumuna uğruyor. Sarıyer Börekçisi’nin duvarında koşucu fotoğraflarına rastlamak da mümkün. Yıllar önce çekilmiş bu fotoğraflarda bugün 40’larını 50’lerini sürmekte olan ve hala yarışlarda çok başarılı sonuçlar alan “olgun” sporcular var. Fotoğrafların özelliği sporcuların üzerinde mütevazı Sarıyer Börekçisi tarafından temin edilen kıyafetlerin olması. Üzerinde börekçinin adı yazıyor. Hikayeyi de öğreniyoruz. Sporcular her hafta sonu Belgrad Ormanı antrenmanından sonra börekçiye geliyor ve bir süre sonra müşteriden çok ahbap olunuyor. Sohbet sırasında sporcular “Bize kıyafet sponsoru olur musunuz” diyorlar. Sarıyer Börekçisi sporcuların ricasını geri çevirmiyor.

 

Arkası dönükken sipariş alabilen garson: Ersin

Bilice’ye ilk gidişim “Ersin” yüzünden oldu. Koşucu arkadaşım Yasemin, “Bilice harikadır. Gitmeden önce Ersin’i arıyoruz, biz varana kadar sofrayı donatmış oluyor” dedi. Ersin, Bilice’deki garsonlardan biri. Börekçiye ortak değil ama onu görenler patronun oğlu sanıyor önce. Her masayla tek tek ilgileniyor, hal hatır soruyor, sipariş alıyor, zamanında ve eksiksiz getiriyor. Arkası dönükken bile ne dediğinizi eksiksiz anlayan yegane insan. İlk kez gittiyseniz daha fazla ilgileniyor, özel, süslü tabaklar hazırlatıyor. Ersin, çalışkan, efendi, saygılı ama en önemli özelliği güleryüzlü olması. Enerjisi gözlerinden fışkırıyor, yüzü hep gülüyor. Bir dahaki gidişinizde de sizi unutmuyor. Saçınızın rengi değişmişse hemen söylüyor, yediğiniz her şeyi hatırlıyor.

 

Koşmak benim hobim ama yönetim ve insan kaynaklarına dair ne varsa içinde barındırıyor. Koşu dünyasına bu açıdan bakmak ayrıca zevk veriyor.

 

Hayatınızda küçük bir değişiklik yaparak fiziğinizden, kariyerinize büyük bir dönüşüm yaşamak istiyorsanız siz de koşun. “Hayatında değişim yaratanlar kulübü” sizi de bekliyor.